
O çiftliği değilde Darıca Hayvanat Bahçe ve Botanik parkına ne dersin Eylül. Gitmeden önce sormadım ama mutlu olacağından emindim. Bol aktarmalı araç trafiğinden ve sıcağın eziyetinden çekinsemde galiba kara kuzum çok büyümüş sukunetini bozmadan giriş kapısına gelebildik.Giriş sana ücretsiz iyide büyük boylara tuzluymuş be kuzu. Ama ne yalan diyim değermiş.Sen çok mutlu sen mutlu olnuca ben mutlu. Çıplak gözle göremeyeceğimiz 80 tür hayvanı görebilmek ayrı zevkti.Ben seni çok seviyorum aslan kızım.

Girişteki komik aynalar seni çok güldürdü. Bu kadar eğlenebileceğini tahmin etmezdim.Başlangıçta günün ortasında ve parkı terk ederken 3 ayrı kere o gülüşün ve eğlenen halini seyretmekten inan aynalara bakamadım.Senim mutlu görmek gerçek bi zevk. Parkın içinde canlı hayvanlar dışında birde dondurulmuş hayvanlar ait müzede mevcut.Ben kelebek koleksiyonunun önünde çakılıp kalsamda sen rahat dururmusun.
Parkı tanıtan kroki elinde uzman bir eda ile hayvanlara bakmak yerine krokideki yerlerinden incelemen gözümün önüne geldi. Bazı hayvanları temas edebilecek kadar yakından bazılarını cam arkasından inceledik.


Fakat çocuklara ayrılmış oyun bölümüne gelince bizimde zooloji eğitimi inancını yitiriverdi.Kim tutar seni
Bu ata binemeseydin herhalde bu gezimizin son mutlu anı olurdu. İndirildiğinde hiç hoşlanmadığın gibi.
Bunlarda Sibirya Kaplanından sonra anneni kafesin tellerine çakan kambumlağalar.Bu ağır hayvanlar bana kimi hatırlattıysa artık!

Artık yorulmaya başladık. Sıcak havayı güzelim botanik bahçeleri içinde ne kadar bertaraf etmişsekte 5 saattir buradız.Kucağı hak ettin son hamle görmesek olmaz diye ara tara bulduğum beynim dönmüş olsa gerek zebralarda.Zebrayı daha küçük bekliyor olmalıydın ki. Anne "Zebra ne kadar büyükmüş " dedin.Bundan sonrasını halen yakan güneş altında kucağımda "aman uyuma kızım" ikazları ile geçirdiysekte. Çok aktarmalı bu faaliyetimizden ben çok mutluydum.ANNE-KIZ güzel bir güne imza attık.Eylül seni hayvan türleri kadar çok seviyorum.ANNE.