Çarşamba, Ekim 27, 2010

ANNEYLE MİNİATÜRK GEZİSİ.



Seninle beraber gitmeyi düşündüğüm bir gezi planı Miniatürk aramızdaki isimide cüceler ülkesi.Geceden erken yatırabilmek için anlatıyorum uzun bir yol olacak, beni dinle, yorulmayacaksın dimi bak seni kucağımda fazla taşıyamıyorum vs...Sabah erken saat yolardayız merkeze inen minibüs, İst-Hareme varan otobüs, Eminönü vapuru, biraz yürüyüş Galata iskelesi uzun bir yol değil mi? ama daha var otobüs ne nihayet Miniatürk'ün kapısındayız.Seni bilmemde karakuzu tam benlik bi yerdeyzi herşey küçüçük ve harika.Hangisine baksam neyi incelesem. Ama sen görmeme göreken -herzaman ki gibi- para tuzakları oyun alanlarını görüyorsun.Benim aklım cüceler ülkesinde nerdeyse bütün Türkiye burda Boğaz Köprüsünü görüyorum insanlar üstünden geçiyor en çok aşkım Haydarpaşayı göresim var.Neyse biraz oyun biraz senin dediğin tekrar başlıyoruz gezmeye.Darıca Hayvanat Bahçesinde krokiye takmıştın burdada okutuculu bilet olayına ilgimi dağıtıyorsun, bazen rahat durmuyorsun ama yine herşey seninle daha ederli.
Yemek arası ve dinlenmeden sonra gezmeye devam yoruldun sanki geç kalmak iyi fikir değil dönmeye karar veriyoruz tam çıkışta atladığımız bölümlerin farkına varıyoruz.Sana ne dersin diyorum dönelim diyorsun.Aferim sana Aslan kızım yorulduğunun farkındayım ama kararınada bayılıyorum hayda en baştan sona bir daha.

Geri dönerken Halk otobüsünde uyumandan korkuyorum sürekli seni uyarıyorum.Ayakta uyumaya başladın neyse vapurda açılıyorsun. Seni taşımam mümkün değil ama bayağı bir taşıyorum.Geri dönüşlerde bu kaçınılmaz bi durum.Ama seni ardımda bırakıp gezmek,gezmek mi?.Büyüyorsun bir gün gelip ben dönüş yoluna girdiğimde senin kaçırdığım dakikalarına yanasım hiç yok kuzu. Sonu yorucu, biraz senle masraflı ama harika bi gündü.

Cuma, Ekim 22, 2010

Sanırım bu evi terkedicem

Şimdi hatırlayamadığım bir şey için sana kızmıştım da sen de üzülüerek : "Sanırım bu evi terkedicem" demiştin . Pisleğim sensiz biz yaşayamayız ki. Üzülme sen hiç ama hiç

Cuma, Ekim 15, 2010

5. yaş günü

Eveeett  5. Yaşın kutlu olsun küçük atımmmm..:) Bu seneki kutlamalar ofiste başladı. Hazırlıkları tamamlayıp akşam saatlerinde seni ofise götürdüm. Işıklar kapatılmış . İçeri adımı attık beraber ....... Işıklar açıldı ! iiiiiiiki dooooooğdun eeeeeeeylüüüüül şarkıları başladı ! Pastaya dooru yürüyüp mumu üfledin ama ondan sonra ....:)


Başladın ağlamaya :) Artık herkesin orda olmasından mıdır , pek duygulandığından mıdır yoksa gürültüden korktuğundan mıdır ...? valla bişey diyeyim mi pisleğim; ben olsam ben de korkardım. Ortlama 40 yaşında olan dana gibi insanlar lallalal alalalala lalala diye baarınıyo :)


Ağlama işini bir şekilde hallettikten sonra iş hediye faslına geldi ki, en sevdiğin bölüm odur sanırım..Herkes sırayla hediyelerini verdi ve sen güldükçe gülmeye başladın. İnşallah hep gül bebeğim,  hep ama hep gül..



Ertesi gün dooomgünü faaliyetine okulda devam ettik. Seni okula bıraktıktan sonra gidip pastalarını ve hediyelerini aldık. Sınıfta pastalar kesildi. şarkılar söylendi. Herkes pastalara saldırdı.

Bu seneki doğumgünü olayı böyle geçti .. Allah sağlıklı uzun ömürler versin sana ..öperimm:)

Perşembe, Ekim 14, 2010

Eve " Reşat " geldi


Doğum günü hediyelerinden bir paket kocamandı. acaba içinde ne vardı ? Akşam evde paket önüne geldi o da ne ? Minnacık bi kedi :) .. El kadar bişey. Annesi babası da yokmuş kedinin. Kedi ye bir köşe yapıldı, yemek kapları filan hazırlandı. Ama ismi ne olacaktı kedinin? Sana sorduk ve sen de REŞAT dedin...? Reşat mı? O ne yav diye annenle bakıştık. Neden Reşat diye sorunca : "Sınıfta bir reşat arkadaşım var. Beni çok güldürüyor. Bu da beni güldürsün diye Reşat koydum " dedin. Reşat ha? İsim biraz garip gelse de , açıklaman karşısında gülüp kabul ettik. 





 Reşat ! kendine has bir kedi. Reşat ayaklarımızı kemiren Reşat! Saçımızı yiyeyn Reşat. Ordan oraya durmadan koşan Reşat ! Gün geçtikçe hepimizin çok sevdiği, seni hiç rahat bırakmayan , durmadan seninle oyanayan Reşat !....


Reşat, evimizin yeni elemanı :)