Ne zamandır aklımda gidemedim diye kendimi yediğim ağaç müzesi ve Yalova ve yine her türlü sözü verip çocukluk etmeyi ihmal etmediğin bir gezi daha. Başlarken herşey hep iyide yoruldukça ve ilgini çeken şeyler azaldıkça su koyan Eylül kuzusu.
Aslında bir yere kadar haklısın benim yaşına göre ilgimi çeken durumlarla seninkiler aynı değil ama halinden hoşnut olmamak gibi şiddetle ilerleyen bir durum söz konusu bu aralar ve bu Karaca Fidanlığını gezerken kurbayı görümcem diye inat etmene bizi gezdiren bayana tuhaf laflar söylemene katlanabilmem demek değil.Sensiz gitmeyi bi öğrenebilsem ahhh neyse bunları bıraktım unutamadığımız yemeğe geldim sen onca dünya güzeli yeşilliğin içinde gez gel eve babaya çataldan akmayan yoğurdu anlat.Ama haklıydın ne diyim baştan sona lezzet içeriyordu mönü:))
Birazda Yalova merkezde gezelim dedim çay, deniz, çarşı gezisi.Dondurma faslına kadar herşey iyiydi.Her zaman ki gibi bir dükkana girmemle itiraz edemeyen ama dikkati üzerine çekecem diye hareketlenen Eylülün başına geneller geldi.Çok şiddetli bir şekilde kafanı yüzününü yarısı hasar alacak şekilde çarptın.O ne sesti anında renk atan alnın, acılı göz yaşların ve korkmuş ağlayan kızım; gözün kaşın sarkı verdi.İnsanın yabancı bi şehirde kazaya maruz kalması günlerden pazar olması telaşı ikiye katlıyor ama sukünet bana yardımcı oldu bir parça buz korkusu dinen Eylülle dönüş yolu bize gözükmüştü.
Sezonun açılmaması sebebiyle eksik bir gezi oldu gidiş yolunun kısa olmaması geçirdiğin küçük kaza ve yorgunluk derken buda bitti.