Pazartesi, Ekim 21, 2013

Çilek yine doğurdu



Çilek bu kez 3 tane doğurdu. Onları da sahiplendirdik. Fotoda Eylül "Biber" ile gölge oyunu yaparken :)

Pazartesi, Ekim 14, 2013

Atiş'in 8. doğum günü


Küçük at' ın 8. doğum günü bir kez daha coşkuyla kutlandı. Atiş bir yaş daha büyürken anniş ve babiş bir yıl daha yaşlandı. Atiş le geçen her yıl çok güzel. Kutlamalardan sonra atişim şöyle dedi: "Yaa bu yaş günün sevmedim sen ve amcam hariç herkes giyecek bişeyler almış. keşke herkes oyuncak alsaydı"
Atiiiş hııııı diye kızdım.



Çarşamba, Eylül 18, 2013

khhhkkkkkkhhııııııısss



khhhhkkkkhhıııııııssss diye sinirli kedi sesi çıkarmak :)

Babişko



Bu aralar babayı "Babişko" diye çağırıyorsun. Ben de tabii "Atişko" diye karşılık veriyorum. A- Tiş- Koo :)
Okulun 3. yılı da başladı bu arada. Öğretmenin değişti. Hayrettin Polat gitti yerine bayan öğretmen geldi. Adını bilmiyorum şu an. Başarılar kızıma

Pazartesi, Temmuz 15, 2013

En Güzel Hatıra Beraber Olmaktır


Bu yıl tatil için Doğu Karadeniz bölgesi hedefimizdi. Aracımızın arka koltuklaırnı söküp yatağı koyduk, bakımları yaptırıp yola koyulduk. İlk durak Amasya idi. Beklenenden de güzel bir şehirmiş. Oradan da Samsun- Ordu- Giresun takiple Trabzon'a vardık.

Ayasofya kilisesi, Sümela manastırı, ve uzungöl Trabzon'da gezilen yerler oldu.

Sümela yolunda


uzungöl

Uzungöl genel görünüm

uzungöl üzerinde Demirkapı dağlarında Buzul

Balık gölü yolunda

Güzel dağlarda

Balık krater gölünde

Kondor ve Pislek aksiyonda :)

Gürcistan'a doğru

Gürcistan da bir kilise

Batum botanik bahçesinde



Batum meydanı

Batum meydanı

Batum sahilinde

Amasya yeşilırmak ve kral mezarları


Trabzon da deniz kum güneş



Pislekle yarış


Arkaplanda sümela manastırı

Sümela da

Kazasız,  belasız, sorunsuz (beni köpek ısırması haricinde :) bir tatil geçirdik. Seneye bakalım yolumuz nereye düşecek?


Pazartesi, Mayıs 27, 2013

Vay canına, kızımdan ilk kahve :)


Minik ellerine sağlık, burun kanadından öperim :)

Salı, Mayıs 21, 2013

Ayağımız bisiklete sıkıştı







Kapınındışı kafede oturup güzeelce kahvaltımız yaptık. Ardından derslerimizi de çalıştık. Sonra okul elbiselerin ananede olduğundan oraya götüreyim seni dedim. Tam arabaya binecekken orada birisinin bisikletini gördüm de bir anda çocukluğum aklıma geldi: "Ehehehe hadi gel bisikletin önüne oturtayım seni de öyle gidelim " dedim. Yavaş yavaş gidiyorduk bir anda ayağın bisikeltin ön tekerleğine sıkıştı. İçim yandı.

Hemen hastaneye götürdüm. Neyse ki önemli bişey yoktu. Minik bir sargı ve işte bööle. Hooof insanın içi çok acıyormuş böyle durumlarda küçük atım

Cumartesi, Mayıs 18, 2013

Kedimiz Çilek Doğurdu :)




Kedi Çilek 18 Mayıs sabaha karşı tam dört tane pis dünyaya getirdi. O kadar yer hazırladık ona ama o gitti senin kucağında doğurdu. Odana senin için çadır kurmuştuk sen de orada uyuyordun. Sabah bi baktık Hoooop 4 kedicik. Hızla büyüyorlar. Bakalım ne yapacaz bunlarla :)
























Çarşamba, Mayıs 01, 2013

Aile boyu Beylerbeyi Saray gezmesi





Bu sene 1 Mayıs işçi Bayramı kutlamaları için İstanbul'a gittik. Dolmabahçe sarayını gezmekti asıl amacımız ama 1 Mayıs nedeniyle Ortalık kalabalık olur diye Topkapı sarayına gitmeye karar verdik. Fakat feribot için harem e gittiğimizde Feribotların çalışmadığını gördük. Hatta uzaktan Galata köprüsü bile kaldırılmıştı. Küfür ettik bol bol ve Beylerbeyi sarayına gitmeye karar verdik.



Sarayın giriş kapısında Fransız heykeltraşın eseri




Abdülhamit tahtan indirilince son yıllarını bu sarayda göz hapsinde geçirmiş. Onun odası



Ana salonlardan biri



Saray bahçesinde kahvaltıdan önce




Salı, Mart 05, 2013



Araba içinde seyahat halindeyiz, malum klasik çekirdek aile modunda. KÜÇÜK AT: Anne bana sağ-solla ilgili sorular sorsana.Bir kaç soruyorum tamam sen bu işi tam olarak öğrenmişsin.Sorsanıza daha diyorsun. BÜYÜK AT: Türkiyede arabalarda diresiyon ne taraftadır. KÜÇÜK AT: Sol'daaaa iyide bunu niye sordun ki arabaların direksiyonları hep soldadır. BÜYÜK AT: Ama bazı ülkelerde direksiyonlar sağda oluyor İngiltere ve Kıbrısta olduğu gibi. KÜÇÜK AT: Aaaa orada arabaları hep kadınlar mı kullanıyor o zaman?