
Minibüs maceralarımız devam ediyor. ilk arabanın şöforüne "kaptan" demekle başladın işe. Eee bu çok ta garip değildi. Baban da bazen böyle hitap eder. Ücreti ödemeye de hep hevesli olduğun için, sana parayı verip " kaptan "demeni seytermek zevkli iken sen eve dönüşlerde "mezarlıkta" ineceğimizi söylemeye başladın. Zaten her ineni- bineni kontrol etmen, herkesle bir diyalog içine girme çaban alışılmıştı bizim için. Arabanın içinde ışıklar, vidalar yol üzerindeki bakkal, cami gibi belirginliklerin sayılımı, dökümü ayrı bir konuşma konusu seninle tabiyki. Ama bombayı patlatman çok sürmedi. Geçen eve dönerken "kaptan bir oranja" deyip parayı uzatmaya çalışırken bir yandan seni tutmaya çalışan baban ve olaya bakan ben ilk anda kavrayamadık. Ben birden atladım "ne dedi duydun mu Hayati". "Bir öğrenci parası uzatyor seninki".Çok hoştu şimdi moda bu derken sen bir adım daha ileri gittin. Bu sefer yalnızdık minibüste, şöfor senle konuşuyor. Ben parayı ödedim.Sen bir çaba kendi çantanda para arıyorsun . Sen verecekmişsin. Neyse çantandan 5 krş çıktı uzattın. Şoför bunu az para olduğunu kendine belki bir sakız alabileceğini söyleyerek geri iade etti. Sen kafanı şoförün koltuğuna uzatarak bakınca. Adam da yeniledi lafını "O 5 KRŞ "dedi. Eeee sen ne dedin. Üstüne bastırarak "5 ytl" dedin. Eee ben sana ne diyim, sen de haklısın . 29 aylıksın daha YTL öğrenmiş ama kuruşları fark edemeyebilirsin sen de haklısın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder