Çarşamba, Aralık 28, 2011

İlk okul kazası

Narin pislek okuldaki kargaşada düşüp alnını yarmış. Fotoğraflara bakan sanır ki aa ne cesur kız :)) 
Anne seni hemen doktora götürmüş de sende bin türlü soru: naapıcaklar? neden o makas öyle? ölüyoruum!! imdaaaat! ...:))) neyse kısa süreli bir bandajdan sonra hemen iyileşti yaramız..Allah beterinden saklasın inşallah
Seni çook seviyoruz pisleğimm 





Pazartesi, Aralık 19, 2011

Eylül'ün Karın ağrısı meselesi :)

Ahh pisleğim ahh :) Eğer canın bir şeyi yapmak istemiyorsa tutturuyorsun " Karnım ağrıyor" diye. İlk önceleri bir hastalığı var galiba doktor dolandık. sonradan farkettik ki yapmak istemediğin şeylerden kurtulmak için bir yöntemmiş bu. 
-Hadı kızım derslerini bitir
-Çok karnım ağrıyoooo
-Tamam kızım o zaman uyku vakti geldi 
-Hayıırr daha çok ağrıyo
-Tamam bilgisayarda oyna biraz belki geçer
-....olabilir (yüzde bir gülümseme)

daha sonra bir gün:
- Eveet bugün yüzme kursuna gideceğiz
-oyyy karnım çok ağrıyoooo 
:)))

Salı, Aralık 06, 2011

ARA KARNE




İlk ders durumunu gösteren belgemizide aldık. Yavaş yavaş okumalara başladık genellikle ders yapmayı itirazsız karşılıyorsun ezberden yazma dersi hariç.Yazın gerçekten çok güzel bu arada ama sen beğenmemekte direniyorsun o başka her yeni seste "ben bunu yapamayacağım çok zor" geliyor nerdeyse.Sonradan da "bebek oyuncağı" diye bir yorum geliyor.Okula gitme konusunda hiç itirazın olmadı bugüne kadar, her zaman ki gibi okul kuralları senin için çok önemli.İyicede alıştın zaten.Geçen sabah ki durum tam ağlanacak hale güldürenlerden di.Saat: 6.15 kalk zili çaldı oyalanmadan kalktım saçımı yıkacağım diye planlamıştım.Malum sende uyandın."yat annem sen ben seni kaldıracağım deyiysem de" yatakta bi doruldun.Gözler kısık.
"Anne,ben sabahçı değilmiyim neden? gece okula gidiyorum"
Oy ben kara kuzuma kıyamam sende haklısın 7.30 okul ziline yetişebilmek için 7:00 evden çıkmış olmamız gerekiyor. EE birazda sabah iş bıraktık mı 6:00 - 6:20 te uyanmak gerekiyor ee bu da daha tan yerinin ağırmaması demek sen de haklısın.

Pazartesi, Ekim 24, 2011

Küçük At Okula başladı

Küçük at okula başladı. Bu da okuldaki ilk günün fotoğrafı ..Biraz sonra sınıfın belli oldu. 1/B Dr. Nuri BAYAR ilkokulu :) Öğretmenin adı Hayrettin Polat. 
Zaman ne kadar da çabuk geçmiş pisleğim. 52 cm boyun 3 kilo ağırlığınla bir avuç birşeydin. Gecenin üçünde ilk adımlarını atmıştım 1 yaşındayken. İnsan duygulanıyor. Umarım başarıyla eğitim hayatını bitirirsin pisleğim.




BiBo :)


Babada sevdiklerine lakap takmak adettir. Bu nedenle senin adın Pislek annenin adı kondor'dur. Geçen günlerde sen de babaya bir lakap taktın : BİBO :) ..

-Anne Bibo gelmiş.
-Bibo bana kitap oku
Bibo aşşa bibo yukarı. Hoşuma gitmedi diil hani :))

Çarşamba, Ekim 12, 2011

KARAKUZU ZİL ÇALDI

Küçük pislek koltuğun enine sığardı o kadar küçüktü işte ama büyüdü ve ilkokula başladı.Okulun ilk günü geri almak için sınıfa girdiğimde bir öğrenci ve sen vardın tabiyki öğretmeninle seni adamın başında masada "vır vır" konuşurken buldum içeri girince şöyle bir hafif selam verdim öğrt. ilk lafı:
- Allah size yardımcı olsun. maşallahı var.
oldu bende cevap vermeden durumuyum.
- Asıl Allah size yardımcı olsun ben ihaleyi size devir ettim:)
Bugün 1 ay oldu okul yolunu tamamladığımız şimdilik bi sıkıntı yok.Bazen ders yaparken ufak nazlanmaların oluyorsada bu çok normal.Onun dışında ödev yapman, çantanı hemen hazırlaman ve okula bin hevesle gitmen inş. hiç bozulmaz.

Salı, Ekim 11, 2011

Aile boyu Hayvanat bahçesi ziyareti


Küçük at, anne at ve baba hep beraber Hayvan vatandaşları daha yakından analiz etmek üzere Darıca hayvanat bahçesine gitti. Arka planda görülen sincap anneyi yerinden zıplatmıştı :)
Şebekti maymundu attı zebraydı ne arasak vardı maşaallah. Umduğumdan da büyüktü hayvan bahçesi.


Bana en ilginç gelen şey leyleklerin sokaklarda evcil hayvan gibi dolaşması oldu. 
Gezerken çok yorulduk ama buna değdi sanırım. Anne ile küçük at daha önce buraya gelmiştiniz. Bu sefer hep beraber geldik. Senin yüzündeki bir gülümsemeye can kurban pisleğim :)


Cuma, Ağustos 26, 2011

EYLÜL BU SANA


Sahne: Eylül, Anne ve Baba iş çıkışı arabada buluşurlar.
Oyuncular: Eylül, Anne ve Baba.


_ Kızım ayağındaki taytın bi açıklaması var mı? (tayt sabah çıkarken Eylülün üstünde yoktu ve bize ait değil)
- kulağına söyleyebilirim anne.
- kızım bu işi nasıl çözeceğiz bak bu sene okula gideceksin
- ama anne ne yapayım çok gülünce kaçtı
Baba:
- ee işte kızım onu gelmeden gidecen
- ya anne ya çok güldüm öyle kaçtı yaaa
- okulda tenefüslerde mesela
- ama anne okulda derse zaten tuvalete izin vermiyorlar ki...
- tamam işte ya annenin dediği gibi tenefüslerde var ya da yok tuvalete gideceksin.
- eylül bu konuda anlaştık mı
- tamam anne okulda çok gülmeyecem.
:)):):)

Cuma, Temmuz 29, 2011

2011 TATİLİ VE EYLÜL



Bakalım bu seneki Eylül penceresinden tatil nasıl geçmiş.Yolculuk Edirneye doğru başladı Çerköy civarlarında mola verince geldik mi diye sormayı ihmal etmedin ve ilk ısrarını makinada fotoğraf çektirmek olarak ilan ettin.Daha güven bi yolculuk için araba yola çıkmadan Cengiz ağbinin hediyesi olarak emniyet kemeri taktırdık.Gariptir benim niye yok diyen sen her seferinde kemerleri takalım uyarıma "niye" diye sormayı ihmal etmedin.Tatil sonunda en çok nereyi beğendin sorusuna Edirne diye cevap verdin.Otel meraklısı kızım anladığım kadarı en düzgün burda konaklama yerini buldu.Otelde kalma fikri Safranboludan beri çok hoşuna gidiyor "gezmeye" deyince "otelde kalacakmıyız?" sorusu geliyor genelde.Sabah kahvaltısında ilk bonban geldi.Masada oturan Zenci bayana bakıp şöyle sordun:
- Anne o abla neden o kadar soluk ?
Çay molalarında meydandaki parklı bahçede her seferinde bir arkadaş buldun ama en komedi onların yarın saat kaçta burda olacaklarını sormandı.Camilerde bizimle namaz kılman çok güzeldi hele abdest almayıda düşünmen.
Arabada seyir halindeyken sıkıntı ve bunaltıyı engelleme yolu olarak belirlenen renk ile ilgili birşyeler bulmaca oynadık en çok.
- Yeşil ve m avi tutunca yapraklar ağaçlar gökyüzü ve deniz yok ama...
Oyun bizim açımızdanda eğlenceliydi.Ve bu seneki tatilin sloganı ağzından kötü söz kaçıranlara gelen uyarın idi galiba.
"anne lan dedin. çabuk önce Allahtan sonra babamdan ve benden ve bütün tanıdıklarımızdan özür dile"::))

Cuma, Haziran 03, 2011

BEYAZ PERDE


GEZEGEN 51 buda ma aile gittiğimiz mayıs.2010 gösterimli bir flim uzaylıların yaşadığı dünyaya gelen insanları flimmi:)mantıkta güzel bi gönderme.Geri dönük yazınca tabiyki yorumlarda sana özel birşey olmuyor ahh bu annen yokmu Eylül fikirleri güzel uygulaması noksan annen:)


RANGO ŞUBAT/2011 olması lazım hemen yazmayınca akıldan uçtu gitti tabiyki bu sefer kalabalık bir grup gittik Fatih by prodüksiyon şeklinde yaşına göre biraz fazla bir flimdi ama yinede sevdin sen.Tırsı sahnelerinde kucaktaydın ama normal diyorum kurguyu beğendim görsellikte güzeldi.

Salı, Mayıs 31, 2011

YALOVA


Ne zamandır aklımda gidemedim diye kendimi yediğim ağaç müzesi ve Yalova ve yine her türlü sözü verip çocukluk etmeyi ihmal etmediğin bir gezi daha. Başlarken herşey hep iyide yoruldukça ve ilgini çeken şeyler azaldıkça su koyan Eylül kuzusu.

Aslında bir yere kadar haklısın benim yaşına göre ilgimi çeken durumlarla seninkiler aynı değil ama halinden hoşnut olmamak gibi şiddetle ilerleyen bir durum söz konusu bu aralar ve bu Karaca Fidanlığını gezerken kurbayı görümcem diye inat etmene bizi gezdiren bayana tuhaf laflar söylemene katlanabilmem demek değil.Sensiz gitmeyi bi öğrenebilsem ahhh neyse bunları bıraktım unutamadığımız yemeğe geldim sen onca dünya güzeli yeşilliğin içinde gez gel eve babaya çataldan akmayan yoğurdu anlat.Ama haklıydın ne diyim baştan sona lezzet içeriyordu mönü:))





Birazda Yalova merkezde gezelim dedim çay, deniz, çarşı gezisi.Dondurma faslına kadar herşey iyiydi.Her zaman ki gibi bir dükkana girmemle itiraz edemeyen ama dikkati üzerine çekecem diye hareketlenen Eylülün başına geneller geldi.Çok şiddetli bir şekilde kafanı yüzününü yarısı hasar alacak şekilde çarptın.O ne sesti anında renk atan alnın, acılı göz yaşların ve korkmuş ağlayan kızım; gözün kaşın sarkı verdi.İnsanın yabancı bi şehirde kazaya maruz kalması günlerden pazar olması telaşı ikiye katlıyor ama sukünet bana yardımcı oldu bir parça buz korkusu dinen Eylülle dönüş yolu bize gözükmüştü.
Sezonun açılmaması sebebiyle eksik bir gezi oldu gidiş yolunun kısa olmaması geçirdiğin küçük kaza ve yorgunluk derken buda bitti.

İZNİK

Pazartesi, Mayıs 30, 2011

ANAOKULU GÖSTERİN

Sahnelerin kaprisli yıldızı EYLÜL..Ne zamandır hummalı ve çok gissli bi çalışma devam ediyor anam ağzında bi sıkı bende pek kurcalamadım hakkatten süpriz olsun diye "Hoşgeldiniz hoşgeldiniz eliniz boş geldinizden "gari öteye gidemedik.Masraflar yapıldı kıyafetler alındı ama gel gör ki Eylül her zaman ki Eylül giyinme , hazırlanma ve süslenmeye itiraz eder durumda.Bu hal oluyor sende yeni bir olay karşısında girişkenlik donuyor ve kenara çekiliyorsun hiç bir ikna çabasıda seni çözmüyor neyse teyzen bi yandan sena bi yandan halletmişler seni sanatçı kaprisi diyelim biz:)

Şiirler, dans gösterisi,tiyatro, sadece kızlara ait kelebekler vs. ve aradaki slayt gösterileri.ÖNCE teyzen, sonra Ananen ve tabiyki ben gözyaşlarımız tutabilirmiyiz.Sena ablanda diyorki ya ne oluyor anne neden ağlıyorsun ama ya siz hepiniz ağlıyorsunuz.Eee anne olunca ağlayan ağlayana.
Dans gösterisinde kavalyen Reşatı (nam-ı diyer kedimizin isim babası) çeneden tutup beni döndürmen lazım deyişin, sırf kızlarla olan kelebek dansında grup dağılınca yönetmeye çalışman çok güzeldi.Başarısızlığa daha doğrusu düzensizliğe hiçte tahammülün yok maşallah.



Sonradan öğretmenin Esma Hanım dedi sizin Reşatla dansınız çok beğenilmiş.İşte buda hatıraların arasında yerini almış oldu. Seneye Allahın izniyle okul yoluna başlıyoruz.

Perşembe, Şubat 24, 2011

EYVAH ANNEM ÇILDIRDI

EEee hep mutluluk baloncuğu uçuşmuyor evde öylesi yalan olurdu zaten ama günlüğe bak nerdeyse bu tür yazılar hiç yok .İnsan acısını sıkıntısını hemen unutmak istiyor malum ondandır.Ama bu da bir ilk sayılır ara bir didiştiğimiz oluyor ama genelde azdır bağırışmalar bizde fekat ve fakat senin uzun süredir bitmek tükenmez istemelerin, isteklerin olmayınca ağlamarın beni çoktandır düşündürür olmuştu.Seni anlamam senin gözünle hayata bakmaya çalışmama rağmen. Sonuç ilk defa ceza verdim sana ne kadar etkin oldu bilmiyorum "odaya git ve orda kal" aslında gözlerinde gördüğüm o korku yokmu o kadar anlatılmaz ki ne kadar zayıf ve çaresiz olduğunu görüyorum seni yada o bakışı gördüğüm hiçbir yüreği ezemem ben.

Perşembe, Şubat 17, 2011

Aslında çok uzun süredir günlüğün için bu proje kafamda ama gel gör ki ben hep ihmal ediyorum.3,5 yaşındaydın aldım seni ilk sinemaya götürdüm. O günden beri seninle gittiğimiz flimler için kayıt sistemi yapmak güzel bir arşiv olabileceğini umuyorum ama atlamam, ihmal etmem bitmiyor .Ama zaman öyle değil, geçiyor bi yerlerden başlamak umuduyla en son gittiğimiz filmden başlamalı diyorum.


KARMAKARIŞ.2010.ARALIK ADA CENTER 3D

İkimizinde ilk 3d filmi.Filmi beğendik ama sen o uzun saçları ile bence Rapunzele hayran hayran bakıyordun

Geçen gün arabada baban, ben ve sen gidiyoruz.Babanın telefonu çaldı.Beebeğim ..canım şeklinde bir konuşma geçiyor telefonda o nasıl bir hışımsa arkadan öne doğru babanın yanağında bitiverdin.
BABA SEN ANNEME AŞIKSIN BAŞKASINA BEBEĞİM DİYEMEZSİN...!!!

BU SEFER HEP BERABER

Mart/2011 etkinliğimizi ma aile düzenledik.İstikamet Taksim.Trene geç kalacaktım nerdeyse sen Teyzen ve Sena ile onlardan geldin.Bu kayıtta senin gözünden İstanbul olacak tabiyki.Ama bu sefer sen değil ben trende baydım. Ve Haydarpaşa... benim en çok sevdiğim yapı.Deli gibi rüzgar esiyor aman Allahım ve sen tuvaleti beğenmeyip girmiyorsun Kadıköy meydanında artık sıkışmışsın ve koşuyoruz.Her zaman ki sahne zamanında yapılmayan wc'nin intikamı.Vapur ve Beşiktaş iskelesi.Teyzenlerde görsünler diye gözlerimin hep döndüğü Kabalcıda ilk alış-veriş arızanı çıkıyorsun.Manasız tırtıla 7tl veriyorum.Bunları ilerde senden çıkarmayı planlıyorum ona göre:)
Taksimde harika indirimlerle bezenmiş vitrin ve dükkanları gezmek senin için hiçbirşey demek haklısın neyse ki sadece bir kaç dükkan.Ama birinde ışıklandırılmış harika bi alanda kocaman bir "E" harfini kaçıramazdım. Aslen "yasak" demeseydiler burdan harika kareler çıkardı ya buda hoş oldu.




Galatasary Lisesi şuan sana pek birşey ifade etmiyor ama önündeki melekler iligile hemen çekti tabiyki.



Anne: Eylül ben mi meleğim yoksa bu abla mı?
Eylül: Bu abla? ayıp oluyor ama Eylül hani annen bir melekti
Yalnız fotoğraf çekimlerinde Sena ablanı fena delirttin kızımı sadece onun olduğu bi karede görüntüleyene kadar akla karayı seçtirdin yani. Birde o ne yaparsa sende yapmazmısın.Sena demesin ki teyze beni sadece şurda çeksene mümükünü yok seni teyzen oyalamasa ne mümkün onları anne-kız yada tek başına çekmek.


Bir yemek arasını çoktan hak ettik en çok mutlu olduğun an bu galiba neden? mönüde midye dolma ve tava var. Eee İST-TAKSİM hattında balıkçılar Çarşısında en haklı yemek Sena ablan bu şıktan hoşlanmasada Teyzen ve ben ruhumuzu teslim etmek üzereyiz sende ilk yediğin midye tavadaki sostan hoşlanmadın bir dahakine fikrin değişebilir belki; ama sarımsak pek hoşuna gitmeyen bir lezzet en azında şu anda.


Aslında bu ilk kilise ziyaretin değil ama ibadeti içinde devam ilk kilise olduğu için nereye geldiğini sorgulaman hakkın. Teyzen biraz anlatmaya çalışıyor. Mumları sorunca sen insanlar dilekleri olsun diye yakıyorlar aynen pastadaki mumları üflemeden "dilek tut" dememiz gibi diyor.Sende o zaman bütün mumları üfleyelim diyorsun.Ve ekliyorsun dışarı çıkalım ben burayı sevmedim.
İnci pastanesi ve profitolünü yemeden annen geri döner hayır.Kapısı önünde kendinden geçiyorum ne yazık ki İnci pastahanesinin tarihine tanıklık edemiyeceksin kapatıyormuş ve ben nasıl bir hata yaptıysam bir fotoğ karesi almamışım.Damağımda yayılan o harika tat beni esir alıyor ben ne yapayım.
Dönüş yolu otobüsle tv seyretmek için mutlu çocuk daha onca görülecek yer tabiyki sana fazla birşey ifade etmezken tv yolculuk senin için harika birşey sende haklısın ama pilin ne yazık ki bu sefer kocaeli sınırlarından sonra koltukta uyuyorsun ve allah razı olsun yan koltuk yerinde değil.
Bu sefer ki gezimizde böylece hatıralar arasında günlüğüne girmiş oluyor.seni seviyorum kara kuzu.

Pazartesi, Ocak 24, 2011

ANNEYLE OYUNCAK MÜZESİ.

Ocak ayı etkinliğimiz belirlendi efendim. Sanırsın pek bi organizeyim.Sinem ablanın evlendiği 1 seneyi geçti ben halen evine gideceğim. Vay bana çok şükürki haftasonu şeytanın bacağını kırdık. Sabah erkenden trendeyiz. Sorular eşliğinde süprizleri bulmaya çalışıyorsun. Yalnız küçük bir hata fark ediyorum bindiğimiz tren Göztepede durmuyormuş. Mecbur Maltepe iniyoruz ordan Banliyö ve Göztepedeyiz.10 dk yürüme yolu ilede İstanbul Oyuncak Müzesi. Sokağın başından, dev zürafaları görünce heyecan basıyor. Sana mı? bana mı?


Daha kapıdan giriyoruz herşey cıvıl cıvıl rengarenk.Oyuncakların sergilendiği cemekanlara saldırıyoruz.Giriş işlemleri, ses dinleme cihazı, kalpazanlık denemesi (hatıra parası) derken müze aktivitelerinden ahşap boyama salonundayız.İkimiz beraber birer adet boyama yaptıktan sonra ordan çıkmak istemiyorsun. Klasik ikna çalışmaları.

Heryer oyuncak özelliklerine ve üretim yıllarına göre düzenlenmiş.Zaman tüneli gibi sen seytermekten ziyade oynamayı tercih edersin ama ben ayrıntıları seyredip, bilgileri okuyup deli gibi bakınmak istiyorum. Aslında yorulduk 3 kattana sonra aşağıya iniyoruz. Bir tostu hak ettik.


Son katıda görmek istiyorum ama sen hiç oralı değilsin yoruldun ve ahşap boyama yapmak istiyorsun. Mızırdanmaya başladın aslında haklısın heleki bahçede senle yaşıt oynayan çocukları seyretmek ve içlerinde olmak varken ne edesin tarihte bir yolculuğu. Son katı sensiz ve aceyle geziyorum zaten oyuncak evlerin olduğu bölümde camekanlara yapışıp, gönlümce dalıp gidememişim gerisi yalan bana.son kat ise çatı katı ve bir evde kullanılmayan eşyaların konulduğu gibi düzenlenmiş.Ordada şöyle bir nefes alıp küçük bir beyin kurgusu yaşayamadan aşağıdayım.Senle gezmenin olumsuzluğuda bu zaten sen bir çocuksun. Ama tadıda bu zaten sen benim çocuğumsun:)


Binadan çıkmadan bir tuvalete gitmeli diye düşünüyorum iyiki çünkü tuvalet ve sergi salonun olduğu bodrum katı müthiş döşenmiş birden kendimizi bir deniz altının içinde buluyoruz.Burayı çok seviyorsun.


Sonraki etaplar malum Kadıköy minübüüs ve klasik sahne sen uyuma diye zırvalayabildiğim kadar zırvalamak.İşin garibi gece 01.00 uyuduğunda bu ilk daha gece yarısı geçsin ve sen ayakta ol.İncirle yerlerde yuvarlanışın müthişti.Sana yatman için uyarıda bulunurken "ee be kızım benim uykum geldi sen daha ayakatasın "deyince "sen yat bende rahat edeyim" deyişinde.
Ertesi gün evde Tolgahan Bilgehanı bilgisayarları ile birlikte esir alışından sonra en sevindiğin durum otobüsün tv olmasıydı.Kim çıkardıysa bu icadı diyim ki oz aman gavursa müslüman olsun kardeşim. Ççocukla yolculuk için müthiş bir icad.
Anne ve karakuzusu beraber bir haftasonu daha sevdikleri ile zaman geçirmiş oldu bakalım sırada ne var.

Salı, Ocak 18, 2011

ANNEYLE SAFRANBOLU

Bayram tatili uzun ama plansız ve planlamayan bir sürü sebep sonucunda yine kalırız ana kız. Para var zaman var gecenin bi vakti nasıl internetten bilet aldığımı bilmiyorum. Bir sürü soru soruyorsun rezervasyonsuz senle uzun bir yol ve bayram sıkışıklığı seni bırakmak istiyorum. Geveliyorum eveliyorum doğru ağzımdan çıkınca hiç sesisz gözyaşların dökülüveriyor."Beni bırakma anne benide götür" of ya bu nasıl bi duygu fırtınası kıyılır mı sana. İlerde sende beni taşımada yanında ben sana soracağım.Eziyetli aktarmalı ve otobüs şirketi kazıklı bir yolculukla Safranboludayız.Annenin güzel şansı ve aklı sayesinde harika bir otelde yarı fiyatına yer ayarlıyoruz. Güvenli, lüks ve temiz. Ünlü safranbolu mimarisine uygun yapılmış.O küçük camlara bayılıyoruz. Ama sen odadan dışarı çıkmak istemiyorsun. Allahım onca yolu ve masrafı bilsen acaba boyama kitabı önünde tv çizgi flim moduna girermisin.Yemediğin bir sürü şeyi ödüyerek bir yemek faslından sonra.Çarşıyı geziyoruz uykun geliyor olmalı birde baba moduna geçiş yaptın ne görsen istiyorsun.Senle geldiğim için pişman olmak istemiyorum, geldiğime hiç pişman olmak istemiyorum.Uyku ama yatakta zıplamaklada gelmezki.Güzel bir sabah kahvaltısı ve gezmeye başlıyoruz.Her ayrı konağa yeni bir hikaye uydurmak zor oluyor.Fazlada özenli olmayan hatta birazda kirli bu konakta en üst katta ne yalan söyleyim garip bir ürperti geliyor bana ama sende söyleniyorsun "anne burdan gidelim" bense gelmişken bakınmak istiyorum.Ayy oda ne? tırsıyoruz ikimizde ben evel uyanıyorumda olayı yumuşatıyorum.Dolapları kurcalıyorsun birden bi sıçrayış.Banyo olarak kullanılan dolapların içinden bir adam çıkıyor.Birini aniden gördüğün andaki tırsma durumu bu.Ama onlar biri değil sadece dekor niyetine hazırlanmış dönemi yansıtan heykeller.Gülesimiz geliyor.Daha sonradan alışıyoruz her odada ve konakta göre göre.
Bayağı bir geziyoruz o çarşı senin bu konak benim yoruluyoruz.Aslen gezi bitti kalmakla gitmek arasında kararsızım.Daha mı dinlenmeli, hazır gelinmişken gezmeli mi? sende isyan durumu yorgunlukla dinmiyor.Ama hazır gelinmiş gezilmeli yahu.Ücreti makul araçlarla turlar görüyoruz.Araçta aynı zamanda sesli tanıtımda mevcut .Pek bi isteklisin hadi diyorum.Güzel bi kararmış gezinin en güzel yeri bu oldun.Araç taşlı inişli yokuşlu yollarda sarsıntı geçirdikçe gülüyorsun.Seni mutlu görünce neden bütün eziyetler ziyafete dönüşür ki anlamam.Dönüş kararı Allahım lütfen tv otobüse denk gelelim.Kucakta bu yorgunlukla sıkışık bir seyate tahammülüm yok derken aynı şirket gelirken ki eziyetine devam edemiş meğersem.Yerlerimiz satmışlar kalıyormuyuz gece vakti ortada havada soğudu geri dönsen olmaz kalsan hiç olmaz.Delirecem oda olmaz 2 koltuk oo dönüş planı erkek yanı kucakta ile son buluyor.Otobüs şirketine ve eziyetlerine rahmen güzel bir seyahat oldu.Benim asla unutamayacağım bir gezi.Sebep oda bende saklı.öptüm aslankızım.